13 Ocak 2012 Cuma

" The Girl with the Dragon Tattoo " ve David Fincher


Serinin hiç bir kitabını okumadım ve orjinal filmi izlemedim. Uyarlamayı yapan isim David Fincher olmasaydı, muhtemelen bu yeniden çevrimi de izlemeyecektim! Filme objektif yaklaşmak benim için zor belki ancak ortaya çıkan bu filmin muhteşemliği de yadsınamayacak bir gerçek.

 Filmin orjinal yapımdan ve kitaptan ayrılan somut noktaları var (en azından kitabı okuyan seyircilerin ortak paydası bu). Burada devreye giren konu David Fincher'ın uyarlama metodu. Filmi bana ve nice David Fincher hayranına izlettiren ve sevdiren kısım da bu sanırım.

Muhteşem bir jenerik ve ona son derece uyumlu bir jenerik müziği karşılıyor bizi. Ardından daha ilk sahnelerde olaylara hakim oluyoruz. Oysa ki standart süreli bir film de değil izlediğimiz. Yönetmenin diğer filmleri gibi oldukça uzun bir film. 

Daniel Craig'in canlandırdığı Mikael Blomkvist karakteri onu antipatik bulabileceğimiz bir olay ile çıkıyor karşımıza ancak filmin sonuna kadar en sevdiğim karakter o oluyor. Filmin ilk yarısında odak noktası karakterin yaşadığı olay (yanlışmış gibi gösterilen bir haber) ve bu olayın yaşanmasından sonraki zaman. Filmin üzerinde durduğu paralellik ise aslında hepimizin merak ettiği "Ejderha Dövmeli Kız" yani Lisbeth Salander karakteri (Rooney Mara canlandırıyor).

Oyunculuklar muhteşem. Daniel Craig hiçbir zaman ilgimi çeken bir oyuncu olmadı ancak film boyunca hayranlıkla izledim onu. Rooney Mara bana kalırsa yılın en iyi oyunculuk performansını sergilemiş. Daha doğrusu asıl dikkat çekici olan The Social Network'daki Erica sonrası kusursuz Lisbeth. Açıklanan Golden Globe adaylıklarında Drama - En İyi Kadın Oyuncu dalında aday.Muhtemel bir şekilde Oscar adaylığı da kazanacak ve aynı olasılıkda ödülü alamayacak. Her ne kadar bu belli başlı ödül törenlerinde görmezden gelineceğini düşünsem de başta da belirttiğim gibi Rooney Mara benim bu yıl izlediğim en iyi kadın oyuncu performansını sergilemiş.

David Fincher her zamanki gibi kusursuz bir film yapmış (en azından benim için öyle). Üstelik gişeyi arttırmak adına artı on sekiz yaftasına aldırmadan filmi kesip biçmemiş. Her zamanki kadar cesur. Belki de onu bu kadar çok sevmemin nedeni budur. İstese şu an üçüncü Oscar heykelciğini havaya kaldırabilecek potansiyele sahipken bunu pek de umursamıyor. 

Film şu anda imdb oylamasında 8.2 ortalama ile Top 250 listesinde 190 numara. Filme konu itibari ile dikkatimi çekmediğinden düşük beklentilerle gittim ancak David Fincher, David Fincher olmaktan vazgeçmiyor!

Son Cümle ; Yazının ortalarında belirttiğim gibi Mikael Blomkvist filmde en sevdiğim karakter ta ki son sahnede yerini Lisbeth Salander'a bırakana kadar. Filmi izlediğinizde anlayacaksınız !

2 yorum:

  1. 3 kitabı okuyan, daha önce çekilen 3 filmi de izlemiş olan biri olarak filmle ilgili tüm tespitlerinize katılıyorum... bende dün akşam izledim.. çok güzeldi.. blogunuzu tesadüfen buldum..izlemeye alıyorum..sevgiler..UYGZR -.-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı düşünceleri paylaşmak güzel, teşekkürler :)

      Sil