7 Mart 2012 Çarşamba

5 Soru, 5 Cevap / Özge Özder

(Daha önceden duyurduğum gibi blog üzerinde yeni bir bölüm var artık. "5 Soru, 5 Cevap" başlığı altında özel röportajlara yer vereceğim. İşte bu bölümün ilk yazısı; Özge Özder röportajı! )



Oyunculukta çıkışınızı Haziran Gecesi'ndeki Lale karakteri ile yaptınız, ardından Dudaktan Kalbe'de Çelik Prensesi Cavidan ile başarınızı perçinlediniz ve şimdi Umutsuz Ev Kadınları'nda Emel.. Oyunculuk adına neler değişti bu yolculukta ?
Aslında hiç bir şey değişmedi.. Sadece roller değişiyor. Oyunculuk; ilk günkü heyecanımı yitirmediğim fakat git gide daha olgun ve bilinçli bir şekilde ilerlediğim bir yol.


Dizideki en değişik, en aykırı kadın Emel ve çoğu kez antipatik yönlerine tanık oluyoruz. Rolü kabul ederken bu sizde tedirginlik oluşturdu mu ?
Ben rolün kötü ya da antipatik oluşuna aldırmam rolü değerlendirirken. O rol illa ki sevilir :) Önemli olan rolün toplumda yer bulacak bir şekilde, gerçekçi olarak yazılması. Hayal mahsulü olmaktan öteye geçip, nefes alabilen ve gerçekçi yani sokakta rastlayabileğimiz bir şekilde yorumlanması. Ben okuduğumda inanmıyorsam, o rol yaşamıyorsa baştan kaybetmişiz demektir.. Birde ben hiç "cici kız olayım da tüm teyzeler beni çok sevsin "gibi derdi olan tipte bir oyuncu değilim zaten.. Sivri tipler ve antikahramanlar herzaman izleyici olarak da, oyuncu olarak da gozbebegimdir ;)


Orjinal dizide canlandırdığınız karakter ölüyor. Dizi, izlenme oranlarına bakılırsa bir kaç sezon daha devam edecek.Peki siz özgün senaryoda olduğu gibi diziden ayrılmak mı istersiniz yoksa proje bitene kadar Emel karakterini canlandırmak mı istersiniz ?
Hep uzun soluklu oldu benim oynadığım projeler.. Şanslıyımdır o konuda ve hissederim.. Daha önceki tecrübelerimden şunu anladım ki iki sene, doygunluk hissine ulaşmanız için çok yeterli bir süre.. Ama oyuncu aç gözlüdür biraz. Başka başka seyler oynamak için kalbi atar hep.. Emel in Ölümü ikinci sezon sonuna yada üçüncü sezon baslarına tekabül edecek gibi sanki.. Bir rol bir dizideki misyonunu tamamladıysa şayet onu uzatıp seyirciyi de oyuncuyuda sıkmanın manası yok diye düşünüyorum. Aynı şey zorla uzatılan diziler icinde geçerli tabi..  Ama "Umutsuz Ev Kadınları" ve "Emel" ne beni ne de seyirciyi sıkacak gibi görünüyor bana açıkcası.. İkinci sezon sonu tekrar konuşuruz ;)


Dizide Emel çoğu kez hırçın görünse de yer yer zayıflıklarına, korkularına ve yalnızlığına rastladık ve onun aslında dizideki en "umutsuz" kadın olduğuna şahit olduk. Peki Emel'in asıl istediği şey ne ?
Her kadın gibi Emel'in de esas istediği gercek bir sevgi ve aşk.. Onun da zaafları olan bir insan olduğunu, duyguları olduğunu ara sıra da olsa hatırlatan sahneler olması karakterin derinliği ve inandırıcılığı bakımından şart. Emel'in bize aykırı hatta bazen yuh dedirten tarafı; niyetini ayan beyan belli etmesi, içi dışında olması yani.. Bence Emel, umut dolu bir kadın.. Onun umutsuzluğu erkeklere fazla acele yaklaşıp, kendini yanlış ifade etmesinde ..


Konservatuar çıkışlı bir oyuncusunuz ve oyunculuk kariyerinize bakıldığında hayatınız her döneminde tiyatro yer almış. Peki gelecek hayalleriniz hangi çerçeve içerisinde ? Özge Özder'i sahnedeki başarılarıyla mı yoksa kamera önündeki performansları ile mi daha çok anarız ?
Oyunculuk hepsini kapsıyor aslında ve seçim yapmak mantıksız ancak tiyatro benim atar damarım. Onun eksikliği büyük boşluk yaratır ben de. Bu arada tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyorum.. Sevgiyle..


(Özge Özder'e samimi cevapları için tekrar teşekkürler..)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder