26 Ekim 2012 Cuma

Karanlıktaki Kadınlar ve Aşkları: "Acı Çekmeden Eğlenilmez"



 22 Temmuz 2011 / Seher


“Daha önce bir kadınla seviştin mi Seher?”

Gayet ciddi bir soru ile karşı karşıya olduğumun farkındaydım. Surat ifadesi ile bunu desteklemesi ise durumu kolay kılmıyordu.

“Hayır sevişmedim.”

Kendini bildiğini belli etmek adına kafasını salladı. Haklı olduğuna inanıyordu ki ona herhangi bir konuda haksız olduğunu kabullendirmeye kimsenin gücü yetmezdi zaten.

“Yani bunu bilemezsin.”

“Bunu bilmem için bir kadınla sevişmiş olmam mı gerekir yani?”

“Elbette. Yani bundan etkilenebilirsin. İzlediğimiz filmi düşün. Bir kadınla sevişmek Cristina’nın hoşuna gidiyordu değil mi? Ama onunla sevişene kadar bu aklının ucundan bile geçmemişti.”

“Evet ama sence de bu aynı şey mi? Cristina daha sonra bu durumdan sıkılıyordu. Onun için bir tutku değil, sadece farklı bir tattı. Üstelik ondan gerçek anlamda hoşlanmadığını da itiraf etti.  Eğer böyle bir şeyi denemeyi kafama koyarsam, emin ol ben de aynı düşünceler içinde olurdum.”

Bir yandan gülümsemeye çalışarak kafasını salladı. Tek isteği bu yolda yanında birinin daha yer almasıydı ve ona yardım edememek benim için üzücüydü. Hayatımın hemen hemen bütün mutluluk ve mutsuzluklarında yanımda olan arkadaşımı zor bir yolda yalnız bırakmak benim için de zordu. Melek özel bir insan olduğunu girdiği her ortamda çok rahat belli edebilirdi. Onun özel bir insan olduğunu uzun zamandan beri biliyordum ancak bunun yanında benden ve çevremdekilerden biraz daha farklı olduğunu yeni yeni keşfetmiştim. Saçma bir şekilde ondan uzaklaşacağımı düşünmüştü. Farklı olmak bulunduğumuz coğrafyada pek kolay kabul edilmeyebilirdi ama gerçek arkadaşların hiçbir şeyi dert etmeyeceğini bilirdim. Dert edilmesi gereken bir farklılık da değildi üstelik.

“Melek. Senin için zor olduğunun farkındayım ama aynı şeyleri hissedemeyeceğimizi anlamalısın. Bahsettiğin şey ve inandığın şey çok farklı. Ben gözlerimi kapadığımda seviştiğim bedenin bir erkek olduğunu biliyorum ve istediğim şey bu. Bir kadınla sevişmek ise benim için sadece hoşuma gitmeyecek bir kaçamak olur.”

Doğum günümü kutlamak için geldiğimiz bu yer, Melek’in Perihan’ı ilk gördüğü ve aşık olduğu yer oldu. Onun kulağımı hırpalayan bu yüksek sesli müzikten ve etrafımızdaki aşırı kalabalıktan soyutlandığını görebiliyordum. Mutlu olacağını düşünüyordu ancak benim görebildiğim bir şey daha vardı; bu aşkla hırpalanacaktı.
Kendine gelip gözlerime baktı. “Yardıma ihtiyacım var” diye bağırıyordu gözleri. Elini tuttum ve yürümeye başladım. Onu deli gibi yanacağı ateşe ben sürükledim. Perihan’ın yanında daha sonra asla görmeyeceğimiz bir kız arkadaşı vardı. Onunla konuşmasına ara verip bara geçti ve bir viski söyledi kendine. Onun hemen yanına oturup birer viski de biz söyledik. Perihan’ın yarım bakışı rastlayabilmişti bize ancak. Arkadaşı onunla vedalaşıp gitti ve son cümlesinde onun adını ilk kez duymuş olduk. Arkadaşı gittikten sonra düpedüz önüne döndü ve müziğe karşılık vermek dışında pek bir şey yapmadı. İçmeye de devam ediyordu tabi. Sıradan bir kızdı Perihan. Dikkat çeken insanlardan değildi. Ali’nin fotoğrafını gösterdiğim herkesin verdiği tepkiyi düşündüm ve Melek’in bakışlarındaki Perihan’ı merak ettim.
Perihan, ikinci kadehini bitirmek üzereyken yanında kendinden epey farklı bir adam belirdi. Dikkat çeken insanlardandı adam. Kalbim fena çarpıyordu. Gözlerimi kapama isteğim her saniyede daha da çok artıyordu. Bu kadar çabuk mu gösterecektin kendini aşk? Bu kadar çabuk mu olacaktın vefasız? Bu kadar çabuk mu yakacaktın Melek’i? “Hayır!”

Doğrusu ilk kez gözüme girdin aşk! Belli ki bu biraz zaman verip daha büyük bir ateş yakma isteğiydi ama seni yine de takdir ettim! Perihan’ın yanındaki arkadaşı Sinan’dı. Daha sonra çok rastlaşacaktık Sinan ile, hatta selamlaşacaktık günün birinde. Melek elimi sıktı. Ne kadar rahatladığını tahmin etmek zordu.

“Bütün gece böyle oturmayı düşünmüyorsun değil mi? Eğlenmemiz gerekiyor.”

Zoraki gülümsemesiyle kalktı ayağa. Nefret ettiğim tekno müzik eşliğinde dans etmeye başladık. Bana düzgün bir şekilde eşlik edebilmesi için elini tutmam gerekiyordu. Uzaktan Perihan’a baktıktan sonra kulağına eğilip fısıldamaya başladım;

“Çok zor olacak biliyorsun değil mi?”

Bu kez sahici bir gülümsemeydi yüzündeki. Kafasını salladı ve haykırdı.

“Acı çekmeden eğlenilmez.”

Şaşırarak salladım kafamı. Ne demek istediğini çok sonraları anlayacaktım tam olarak. Ne kadar haklı olduğunu gözyaşlarımla anacaktım gelecek bir zamanda. Bu kez o benim elimden tuttu ve bara doğru sürükledi. Kendi cümlesi ile kendine güç vermişti. Birer viski daha söyledik ve eğlenmeye devam ettik. Melek benimle ilgilenir gibi yaparak Perihan’ı izliyordu. Farklı olmak gerçekten de zordu. Farklı olduğunda, aşık olmak da zordu anladığım kadarıyla. Canım Melek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder