6 Nisan 2013 Cumartesi

Siyah: "Ölüm"


Yaz sıcağı hüznünü iki insanın kalbine gömmüştü. Geri kalan herkes mutluydu sanki hayatta. Ayrılık en büyük acıydı belki ve dönüşü yoktu gerçekten ölümün. Arabada iki kişi vardı ama bölüşülen acı farklı bir bedene aitti. Sessizlik bu acının yegane temsilcisiydi şimdi, kimse cesaret edemiyordu tek bir kelime konuşmaya. 
Geçmişi sandığı adam yanında oturmuş hiç beklemediği bir geleceğe götürüyordu Asiye’yi.. İçi acıyordu belli belirsiz ama ağlayamıyordu nedense. Bir tabuta sığmıştı şimdi bütün geçmişi ve bütün hatıraları başına toplandığı için belki tarifsizdi acısı. Dışarısı ne güzeldi oysa.. İnsanların mutluluğa teslim olduğu, telaşeden uzaklaştığı bir hayat akıyordu dışarıda. Arabanın içi bir girdaptı şimdi. Her şeye sebep olan adam, her şeyden daha çok sevdiği adam neden bir şey ifade etmiyordu şimdi ona? Düpedüz gözlerine bakmaya bile korkuyordu artık. Bütün suçu ona yıkıyor değildi tabii ama onu bu suçun kalbi olarak görüyordu. Radyodaki şarkıyı dinledi, diğer her şeyi unutarak.. 

Değdi saçlarıma bahar gülleri, nazende sevgilim yadıma düştün..
-

Araba hiç beklemediği anda durdu. O direkt karşısına baksa da Kemal gözlerini ona dikmişti, kafasını ona doğru çevirene kadar da öyle kalacaktı belli ki. “Neden durduk?” dedi sessizliği bozarak. İlk adımı atmıştı nihayet. Omzundaki yük yetmezmiş gibi yeni bir sorumluluk daha almıştı şimdi hiç düşünmeden. “Biraz dinlenelim.” dedi Kemal, tam da gözlerinin içine bakarak. Bir şey bekliyordu.. Çözemediği bir şey istiyordu bakışları. Tıpkı yıllar sonra karşısına çıktığında ona söylediği sözler gibi. Kendi canını yakan ama onu mutlu eden.. “Keşke ben de kullanabilseydim” diyebildi sadece. Kemal’in gözleri güldü birden. Gülmemeliydi. Sebep oldukları acıyı unutmak bu kadar kolay olmamalı. “Sen yanımda ol yeter” dedi yine gözlerine bakarak. Kafasını çevirdi. Buna hakkı yoktu. Aziz yanlarında olmalıydı. Burada bir yerlerdeydi. Her şeyin farkındaydı artık. Gülümsemesi silinmişti muhtemelen. Gözünden bir damla yaş düştü ilk kez. Aziz’i düşünmek içinde bir şeyler kanatıyordu. Kemal tedirgin olmalıydı şimdi ama ona bakamazdı. Bir şeyler söylemesi gerekirdi belki fakat buna da geç kalmış olması mümkündü. Camdan dışarı çevirdi kafasını. “Bizim buna hakkımız yoktu, artık hiç yok.” 
Kemal de kafasını çevirmişti şimdi. Önlerinde uzun bir yolculuk, sırtlarında büyük bir keder vardı. En büyük hayalleri gerçek olmuştu belki ancak hüzün mutluluklardan daha güçlüydü hep. Asiye ağlamaya devam ettikçe içindeki yangını daha çok hissetti. Kemal ona bakamayarak daha da büyük bir çaresizliğe gitti. Susarak başladılar beklemeye.. Radyo açıktı hala…

..gözlerim yoldadır, kulağım seste.. ben seni unutmam en son nefeste.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder