Tiyatro adına büyük başarılarınız olsa da Nursel Köse ismi her zaman sinema ile yan yana duruyor. Ben bunu daha çok beyazperdeye gereğinden fazla yakışmanıza bağlıyorum. Sizin bu konuda bir teoriniz var mı?
Sinemaya yakıştırdığınız için teşekkür ederim. Sinema ve film sektörünün enternasyonal platformlara ulaşması çok daha kolay. Tiyatronun ulaştığı kitle ile sinema kitlesi asla kıyaslanamaz. Tiyatro yaşadığınız ülkede size ün sağlayabilir fakat sizi enternasyonal oyuncu olarak şöhret yapmaz maalesef.
Auf der anderen Seite hayatım boyunca en sevdiğim film olarak kalacak sanırım ve "Yeter" filmin damar karakterlerinden biri olarak herkesin kalbinde. Karakteri gerçeğe uygun yansıtabilmek adına çok çalıştığınızı duymuştum. Fatih Akın'ın hikayesine dahil olmak ve karakteri oluşturmak dönüp bakınca ne hissettiriyor size?
Auf der anderen Seite hayatım boyunca en sevdiğim film olarak kalacak sanırım ve "Yeter" filmin damar karakterlerinden biri olarak herkesin kalbinde. Karakteri gerçeğe uygun yansıtabilmek adına çok çalıştığınızı duymuştum. Fatih Akın'ın hikayesine dahil olmak ve karakteri oluşturmak dönüp bakınca ne hissettiriyor size?
Sinemanın yukarıda bahsettiğim gücünü oyuncu olarak bir filmdeki performansla beni enternasyonal platformlara ulaştırmasıyla yaşadım. Filmimiz yüzlerce ülkede vizyona girdi ve dünyanın en önemli festivallerine gitti, yüzden fazla ödül aldı. Bunlar bir oyuncunun yaşamını bir anda değiştirebiliyor. Türkiye, Antalya Film Festivali'nde beni bu filmle tanıdı, Türkçe oynamayı hep istemiştim bu gerçekleşti. Çok güzel şeyler oldu oyunculuk hayatımda filmden sonra. Fatih’le çalışmak ayrıca büyük bir zevk ve onurdu. Zor bir roldü ve üstesinden gelmek için çok kafa yordum. Ayrıca Tuncel Kurtiz gibi bir dev ile karşılıklı oynama keyfine de ulaştım..
Televizyon projeleriniz de oldu ve performansınız çok konuşuldu. "Gerçek" oyunculuğun yalnız sinemada ve tiyatroda sergilenebileceği gibi bir algı var. Sizce bir oyuncu bu düşünceyi yıkabilir mi?
Televizyon projeleriniz de oldu ve performansınız çok konuşuldu. "Gerçek" oyunculuğun yalnız sinemada ve tiyatroda sergilenebileceği gibi bir algı var. Sizce bir oyuncu bu düşünceyi yıkabilir mi?
Kamera önü seyirci önü demektir. "Sinemada iyi performans sergilenir, televizyonda yarı performans" diye bir anlayış bana ters. Sinemada zaman boldur, provalar yapılır, karaktere hazırlanmak için zamanınız olur, yani hazırlık dönemi vardır. Televizyonda oyuncunun performansını etkileyen dış etkenler çok tabii. Türkiye’de dizilerin çok uzun olması, 90-110 dakikanın bir hafta içinde çekilmesi ve diğer koşullar da göz önüne alındığında, oyuncu montaj bandında çalışıyor gibi. Provaların yeterli olmaması, hızlı ezber, role hazırlanma vaktinizin olmaması oyuncular için sezonlar boyunca süren bir maraton gibi. Bu şartlarda dizi çektiğimizi yurtdışında anlattığımda bana inanmıyorlar. Tiyatro oyuncu için er meydanıdır. Sahnede “Kestik!” yok, beyaz cam yok. “Gerçek oyunculuk, gerçek dışı oyunculuk” diye bir şey yok benim için. Yani oyunculuğumun, performansımın dozajını sinema, tiyatro ya da televizyona göre ayarlayamam. Bir oyuncu bu düşünceyi kafasında yıkmalıdır bence, aksi takdirde kötü oyunculuğun suçunu acele çekilen dizilerin veya projelerin üzerine atıp dururuz ve kendimizi kandırırız.
Bugüne dek ulusal ya da uluslararası platformda çok önemli yönetmenlerin filmlerinde yer aldınız ve başarılı bir çerçeve içinde saklanmak yerine sınırları kaldırmayı tercih ettiniz. Aynı zamanda yönetmenlik deneyiminiz de olduğu için bu soruyu özellikle sormak istiyorum. Çalışma hayali kurduğunuz yönetmen ya da yönetmek istediğiniz oyuncular var mı?
Bugüne dek ulusal ya da uluslararası platformda çok önemli yönetmenlerin filmlerinde yer aldınız ve başarılı bir çerçeve içinde saklanmak yerine sınırları kaldırmayı tercih ettiniz. Aynı zamanda yönetmenlik deneyiminiz de olduğu için bu soruyu özellikle sormak istiyorum. Çalışma hayali kurduğunuz yönetmen ya da yönetmek istediğiniz oyuncular var mı?
Hayalini kurduğum değil de, hayır diyemeyeceğim yönetmenler ve oyuncular var. “James Bond Girl” rolü teklik edilse hayır demem mesela! Rüyalarımın rolü “Kill Bill” filminin kadın karakterleri yani bir Tarantino filmi hiç de fena olmaz. Hiç beğenmediğim yönetmenlerden muhteşem performanslar çıkabiliyor. Sinemada önemli olan hikâyeyle oyuncuların örtüşmesi. Ben genelde yönetmenden yapımcıya, tüm kasta bakıp karar veriyorum bir filmi beğenip beğenmediğime. Türkiye’nin önemli yönetmenleriyle henüz çalışma fırsatım olmadı fakat çalışacağım günü bekliyorum.
Nursel Köse'yi hep sinemada göreceğimiz bir geleceği hayal etmek zor değil. Siz attığınız adımlardan mutlu, gelecek hikayelerden umutlu musunuz?
Nursel Köse'yi hep sinemada göreceğimiz bir geleceği hayal etmek zor değil. Siz attığınız adımlardan mutlu, gelecek hikayelerden umutlu musunuz?
Attığım adımlardan dolayı çok mutluyum. Örneğin mimarlığı bırakıp oyuncu oldum ve bu kararım çok doğru bir karardı. Oyunculuğa elbette devam edeceğim. Gelecek hikayeler konusunda açıkçası çok umutlu değilim.. Keşke bu filmde ben de oynasaydım dediğim filmler az.. Olanlar da başkasına gitmiş hikayeler oluyor zaten. Önemli yönetmenlerin, meşhur oyuncularla çalışmak istemediklerine dair, efsaneler var örneğin. Yani iyi bir oyuncu olmanız süper projelerde olmanızı getirmiyor.. Şu sıralar, yazıp yönettiğim ilk kısa filmimi çektim. Uzun metraj filmimin senaryosunu yazdım, bitti. Kültür bakanlığına dosya hazırlıyorum..Yani 2014'te "KARINC" filmi ile karşınızda olabilirim.. Selam ve sevgilerimle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder