Daha önce hiç rastlamadığınız, bilmediğiniz birini şans
eseri dan diye görürsünüz ve hiç sebep yokken, hem de bilinmez bir bağ ile
seversiniz ya hani.. Hep uzaktan izlenen ve her nedense gün geçtikçe daha
kuvvetli sevilen bu kişi belki de sizi hiçbir zaman bilemeyecek olsa bile..
İşte Nurgül benim hayatımda böyle bir tutku, hatta daha ileri bir adımla belki
de büyük bir saplantı. İlk kez İkinci Bahar’da tıpkı kendi gibi hayatla henüz
karşılaşan naif, bir o kadar da saf bir kız; Gülsüm ile karşımıza çıkan ve
koskoca bir kadronun içinde kaybolmayan, hatta düpedüz sıyrılan, “ben buradayım
ve her geçen gün daha da çok parlayacağım” diyen bir yıldız. O dönemlerde
esasen kendini çok rahat hissetmediğini ve geçmişe dönünce toy performansının
içine sinmediğini birkaç söyleşisinde vurgulayan oyuncu, sektöre de bütün bir
rastlantı ile girmiş.
Konuk oyunculuk ve umduğunu bulamadığı bir iki filmin
sonrasında Atıf Yılmaz’ın son filmi olan Eğreti Gelin’de kendini Kostak Emine
olarak buluyor ve sinema kariyerinin zeminini zirveden bir
projeyle atıyor. Sinemamıza nice kadın öyküsü bağışlayan, özellikle bu
hikâyeler üzerinden ilerleyen ve bunun yanında bir de sinema tarihimize
yıldızlaşmış oyuncular kazandıran bir yönetmenin kendisini tercih etmiş olması
nasıl bir duygu bilinmez ancak oyuncu ilk önemli deneyimiyle er meydanının
sinema olduğunu ilan ediyor ve filmdeki etkileyici performansıyla ilk prestijli
ödülü olan altın kozayı kazanıyor. Hemen ardından küçük insanların büyük
hikâyesinin işlendiği Anlat İstanbul’da psikolojik sorunlarıyla iç içe yaşayan,
uyuyan güzel imgesini temsil eden Saliha olarak çıkıyor karşımıza ve bu role
hazırlanma sürecinde şizofreni hastalarıyla vakit geçirdiğini söylüyor. Filmi
izleyenler hemen anımsayacaktır ki bu vakit geçirme süreci çokça işe
yaramıştır! Her şeyi bir kenara bırakarak, benim için Nurgül Yeşilçay en
çok Ayten’dir. Büyük usta Fatih Akın’ın en sevdiğim hikâyesi Auf der anderen
Seite’da bana göre hem kendi kariyerinin en iyi oyunculuk performansını
sergilemiş, hem de bağımsız yönetmenlerin peşinde koştuğu doğal oyunculuk
konusunda ciddi bir ders vermiştir. Aşk ve ölümün yan yana yürüdüğü bir
hikâyede yalnızca bakışlarıyla hem aşkı hem de ölümü kalbimize saplıyor büyük
oyuncu ve Cannes gibi dünya çapında bir festivalde oyunculuk kategorisinde öne
çıkan isimlerden biri olup, bir de üzerine eklenen güzelliği ile yabancı basın
tarafından da yakın markaja alınıyor. Nedendir bilinmez dünya sinemasından
gelen birkaç teklifi de belki de gönlünde olmayışından kabul etmiyor, uzak
duruyor. Barış Pirhasan’ın masalı Adem’in Trenleri ve altın portakal
kazandığı Erden Kıral haykırışı Vicdan’ı da unutmayalım. Özellikle Vicdan’da
rolünün üzerine ne kadar titrediğini her karede belli ediyor ve bu kez de “ben
artık bu işin ustasıyım, kendi kuşağımın en iyi oynayan kadınıyım” diye
bağırıyor. Filmin kilit sahnelerinden düğündeki dans sahnesi için Nesrin
Topkapı’dan aylarca ders alması da cabası! Böyle bir rolün arkasından ciddi bir
ters köşe ile Yedi Kocalı Hürmüz’ün aşırı cilveli ve şıpsevdi Hürmüz’ü olarak
çıkıyor karşımıza, Ezel Akay’ın sihirli uyarlaması ile.. Komedi projeleri için
de büyük bir hazine olduğunu zaten Belalı Baldız ile belli etmişken, bu roldeki
performansı da başarısını perçinliyor.
Yakın zamana göz attığımız zaman dolu dizgin sinema ile
geçen yılların ardından yalnız iki filmle karşımıza çıkıyor Nurgül: Çınar Ağacı
ve Aşk Kırmızı. Her iki filmle de artık büsbütün olgunlaşan, dingin
oyunculuğuyla hiç usanmadan bir kez daha hayran bırakıyor kendini bize. Bunun
dışında televizyon projeleriyle, konuk oyunculuklarıyla da gündemde olmaya devam
ediyor tabii.. Özellikle Galip Derviş’teki Şeyda rolünün altını çizmekte fayda
var. Son olarak otuz dakika yayın formatı ile dikkat çeken durum komedisi Bebek
İşi ile karşımıza çıkan oyuncu aynı zamanda bir yönetmenlik macerasına da
atılmak üzere. Her neye bulaşırsa bulaşsın merakla, heyecanla bekleyeceğimiz ve
koşulsuz seveceğimiz bir isim Nurgül. Bunların yanında sıcak. Oyunculuğuyla, insanlığıyla,
kadınlığıyla sıcak ve gerçek! Tıpkı Meral Okay’ın söylediği gibi; “Bu ülkenin
yüzyıllık yalnızlık tarihinde her dönemi, her sosyal sınıfı, her kavgayı, her
neşeyi, her aşkı oynayabilir Nurgül. Oynar ve inanırız.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder