1 Kasım 2013 Cuma

Portre: "Nurgül Yeşilçay"


Daha önce hiç rastlamadığınız, bilmediğiniz birini şans eseri dan diye görürsünüz ve hiç sebep yokken, hem de bilinmez bir bağ ile seversiniz ya hani.. Hep uzaktan izlenen ve her nedense gün geçtikçe daha kuvvetli sevilen bu kişi belki de sizi hiçbir zaman bilemeyecek olsa bile.. İşte Nurgül benim hayatımda böyle bir tutku, hatta daha ileri bir adımla belki de büyük bir saplantı. İlk kez İkinci Bahar’da tıpkı kendi gibi hayatla henüz karşılaşan naif, bir o kadar da saf bir kız; Gülsüm ile karşımıza çıkan ve koskoca bir kadronun içinde kaybolmayan, hatta düpedüz sıyrılan, “ben buradayım ve her geçen gün daha da çok parlayacağım” diyen bir yıldız. O dönemlerde esasen kendini çok rahat hissetmediğini ve geçmişe dönünce toy performansının içine sinmediğini birkaç söyleşisinde vurgulayan oyuncu, sektöre de bütün bir rastlantı ile girmiş.

Konuk oyunculuk ve umduğunu bulamadığı bir iki filmin sonrasında Atıf Yılmaz’ın son filmi olan Eğreti Gelin’de kendini Kostak Emine olarak buluyor ve sinema kariyerinin zeminini zirveden bir projeyle atıyor. Sinemamıza nice kadın öyküsü bağışlayan, özellikle bu hikâyeler üzerinden ilerleyen ve bunun yanında bir de sinema tarihimize yıldızlaşmış oyuncular kazandıran bir yönetmenin kendisini tercih etmiş olması nasıl bir duygu bilinmez ancak oyuncu ilk önemli deneyimiyle er meydanının sinema olduğunu ilan ediyor ve filmdeki etkileyici performansıyla ilk prestijli ödülü olan altın kozayı kazanıyor. Hemen ardından küçük insanların büyük hikâyesinin işlendiği Anlat İstanbul’da psikolojik sorunlarıyla iç içe yaşayan, uyuyan güzel imgesini temsil eden Saliha olarak çıkıyor karşımıza ve bu role hazırlanma sürecinde şizofreni hastalarıyla vakit geçirdiğini söylüyor. Filmi izleyenler hemen anımsayacaktır ki bu vakit geçirme süreci çokça işe yaramıştır! Her şeyi bir kenara bırakarak, benim için Nurgül Yeşilçay en çok Ayten’dir. Büyük usta Fatih Akın’ın en sevdiğim hikâyesi Auf der anderen Seite’da bana göre hem kendi kariyerinin en iyi oyunculuk performansını sergilemiş, hem de bağımsız yönetmenlerin peşinde koştuğu doğal oyunculuk konusunda ciddi bir ders vermiştir. Aşk ve ölümün yan yana yürüdüğü bir hikâyede yalnızca bakışlarıyla hem aşkı hem de ölümü kalbimize saplıyor büyük oyuncu ve Cannes gibi dünya çapında bir festivalde oyunculuk kategorisinde öne çıkan isimlerden biri olup, bir de üzerine eklenen güzelliği ile yabancı basın tarafından da yakın markaja alınıyor. Nedendir bilinmez dünya sinemasından gelen birkaç teklifi de belki de gönlünde olmayışından kabul etmiyor, uzak duruyor. Barış Pirhasan’ın masalı Adem’in Trenleri ve altın portakal kazandığı Erden Kıral haykırışı Vicdan’ı da unutmayalım. Özellikle Vicdan’da rolünün üzerine ne kadar titrediğini her karede belli ediyor ve bu kez de “ben artık bu işin ustasıyım, kendi kuşağımın en iyi oynayan kadınıyım” diye bağırıyor. Filmin kilit sahnelerinden düğündeki dans sahnesi için Nesrin Topkapı’dan aylarca ders alması da cabası! Böyle bir rolün arkasından ciddi bir ters köşe ile Yedi Kocalı Hürmüz’ün aşırı cilveli ve şıpsevdi Hürmüz’ü olarak çıkıyor karşımıza, Ezel Akay’ın sihirli uyarlaması ile.. Komedi projeleri için de büyük bir hazine olduğunu zaten Belalı Baldız ile belli etmişken, bu roldeki performansı da başarısını perçinliyor.

Yakın zamana göz attığımız zaman dolu dizgin sinema ile geçen yılların ardından yalnız iki filmle karşımıza çıkıyor Nurgül: Çınar Ağacı ve Aşk Kırmızı. Her iki filmle de artık büsbütün olgunlaşan, dingin oyunculuğuyla hiç usanmadan bir kez daha hayran bırakıyor kendini bize. Bunun dışında televizyon projeleriyle, konuk oyunculuklarıyla da gündemde olmaya devam ediyor tabii.. Özellikle Galip Derviş’teki Şeyda rolünün altını çizmekte fayda var. Son olarak otuz dakika yayın formatı ile dikkat çeken durum komedisi Bebek İşi ile karşımıza çıkan oyuncu aynı zamanda bir yönetmenlik macerasına da atılmak üzere. Her neye bulaşırsa bulaşsın merakla, heyecanla bekleyeceğimiz ve koşulsuz seveceğimiz bir isim Nurgül. Bunların yanında sıcak. Oyunculuğuyla, insanlığıyla, kadınlığıyla sıcak ve gerçek! Tıpkı Meral Okay’ın söylediği gibi; “Bu ülkenin yüzyıllık yalnızlık tarihinde her dönemi, her sosyal sınıfı, her kavgayı, her neşeyi, her aşkı oynayabilir Nurgül. Oynar ve inanırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder