27 Ekim 2014 Pazartesi

1970'ler naifliğinde bir Cem Yılmaz komedisi: "Pek Yakında"


Fanatik bir Cem Yılmaz hayranı değilim belki fakat çektiği, oynadığı hemen her filmi izlemişliğim; kimini beğenip, kimini sevmemişliğim var. Gişe, komedi ya da herkesin hücum ettiği Cem Yılmaz kaygısını bir kenara bırakarak yazıyorum bu yazıyı. Gerçekten filme odaklanma kaygısı ile!

Korsan bir DVD'cinin naif "filmcilik" hikâyesine odaklanan film Yavuz Turgul'un unutulmaz filmi Eşkiya'nın finali ile başlıyor. Hani bir zamanlar hepimizin yüreğine hücum eden meşhur "Fırat türkü"lü final... Zaten film henüz basına yansımışken yönetmenin bir diğer filmi Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni'nden ilham aldığını vurgulayan Cem Yılmaz, canlandırdığı Zafer karakterini filmdeki figüran polislerden biri olarak karşımıza çıkarıyor ve daha ilk umutsuzlukla birlikte ister istemez gönülden ortak oluyoruz Zafer'in hikâyesine. Zafer'in aşırı duygusal ve yer yer acıklı hikâyesi güvenini kaybettiği karısının kalbini kazanma serüveni temelinden yükseliyor ve tam da bu noktada tanışıyoruz "Şahikalar" ile. Zafer, Yeşilçam zamanında kendisine güvenen bir prodüktör bulamayan Ahben Sonel'in uçuk başyapıtı Şahikalar'ı sırf karısını yeniden hayatına kazandırabilmek için -karısı Arzu'nun başrolde olması şartı ile- çekmeye karar verip, filme prodüktör oluyor ve Pek Yakında'nın serüveni bu şekilde başlamış oluyor. Bahsi geçen bu serüvende neler olup neler olmayacağını çok iyi bilsek de hatırı sayılır bir tökezleme yaşamadan devam edebiliyoruz filmin sonuna dek.

Yahşi Batı'daki kostümlü çekimler sonrası gerçek hayata ait bir hikâyeye dokunmak istediğini söyleyen ve bu kararı takiben projeyi oluşturan Cem Yılmaz, tıpkı her ne kadar korsan DVD işinde olsa da söz konusu Türkiye Sineması olunca yelkenleri indiren Zafer gibi sinemaya olan sevgisini seyircisine açıyor ve nostaljik fonu eskitmeden saygı duruşunu ihmal etmiyor. Bu saygı duruşu bir bakıma filmin en başarılı noktası hâline geliyor zira film aynı zamanda şapka çıkardığı yeşilçam filmlerinin samimiyetini yakalıyor ve bu büyük silah filme dair olumsuz noktaları görmek istemememize sebebiyet veriyor. -Hazır bu nostaljiye değinmişken Nurgül Yeşilçay ve Mazhar Alanson'un filmde konuk oyuncu olup, Her Şey Çok Güzel Olacak'a gönderme yaptığı sahne şahane! Mazhar Alanson konuk oyunculuğunun dışında filmin müziklerine de el atıyor ve özellikle "Neden Bana Aşk Şarkısı Yazan Çıkmaz" isimli film şarkısı ile filme dair öne çıkan ögelerden birine sahip olmayı başarıyor.-

Pek Yakında, fragmanının yayınlanmasıyla birlikte sinema takipçilerine hemen Hokkabaz'ı anımsatmıştı hatırlarsınız... Hokkabaz, Cem Yılmaz'ın en az izlenen filmi olsa da hatırı sayılır bir eleştirmen kitlesine göre de en iyi filmi olarak kabul edilir. Ciddi bir seyirci olarak benim de bu kanıya vardığımı söylemek mümkün! Belki de bu sebeple filmin fragmanını görür görmez heyecanlanmış ve hemen görmek istemiştim. Filmi izledikten sonra ise Cem Yılmaz'ın en iyi filmi hâlâ Hokkabaz! Çünkü Pek Yakında, Hokkabaz kadar naif bir film olabilecekken özellikle finale doğru trajikomik melodram havasına fazla kaptırarak samimiyet vurgusundan sıyrılmış.

Daha ilk duyumlardan itibaren oyuncu kadrosuyla ön plana çıkan film gerçekten de bu duyumların hakkını veriyor ve sinemada izleyebileceğimiz en keyifli kastı çıkarıyor karşımıza. Cem Yılmaz'ın canlandırdığı Zafer karakterinin eşi Arzu'ya hayat veren Tülin Özen karakterini oynarken bağımsız sinemadaki birikimini sonuna kadar kullanıyor ve ufacık bir sekteye yer vermeden kusursuz oyunculuk izletiyor biz seyircilere. Çağlar Çorumlu, Prensesin Uykusu'ndan sonraki ilk önemli performansında seyirciyi fazlasıyla tatmin edip, hayal kırıklığından uzaklaştırıyor. Ayşen Gruda ve Cengiz Bozkurt ikilisi özellikle birlikte oldukları sahnelerde seyirciyi bolca keyiflendirseler de, bana göre filmin en büyük bombası Zerrin Tekindor ve Zafer Algöz. Boşanmış bir çifti canlandıran iki oyuncu, karakterlerinin absürdlüğünün de katkısıyla yer aldıkları her sahnede kahkaha sunuyorlar seyirciye. Yalnızca Zafer Algöz'ün etkileyici performansı bile filmi izlemek için somut bir sebep -kanımca oyuncunun bugüne dekki en iyi performansı.-

Yazımı gerçekten filme odaklanmanın verdiği rahatlıkla bitirirken filmi sevdiğimi, tekrar izleyeceğimi ve herkese önerdiğimi özellikle vurgulamak isterim. Bütün olumsuz yorumları bir kenara bırakın, ne kadar geç olduğunu önemsemeyin ve filmi izleyin. Çünkü salondan mutlu bir şekilde ayrılıyor ve içten içe "Şahikalar"ı bekliyor olmak kaçınılmaz... Sahi ya çıksa ne güzel olur!

Doğukan Güvercin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder