19 Temmuz 2015 Pazar

Hayat Sana Sezen Aksu İçin Teşekkür Ederim - Sezen'li Yıllar Yazısı

Harbiye Açıkhava dış/gün

Meydanda hâlâ konseri izleyebilme umuduyla “fazla bileti olan var mı” diye soran insanlar, saat henüz sekizi gösterse de salona girebilmek için muazzam kalabalık bir kuyrukta bekleyenler, rutin rahatlıkları epeyce bozulmuş sokak hayvanları ve hevesli satıcılar. Hepsi Sezen Aksu’nun kırkıncı sanat yılına özel hummalı bir çalışma sonucu hazırlanan Sezen’li Yıllar için bir arada. Konserin ikinci günü. Böyle özel bir prodüksiyon herkesi heyecanlandırmak için gayet yeterliyken bir de önceki gün gerçekleşen ilk konserin haberleri eklenince bu heyecan yerinde duramaz bir hâl alıyor istemsiz.
Cüneyt Özdemir’in yönetmenliği, Mustafa Oğuz’un yapımcılığında hazırlanan özel şovun tanıtım süreci oldukça başarılı geçmiş durumda. Amaçlanan hissiyat fazlasıyla yaratılmış. Yukarıdaki vaziyetten anlaşıldığı üzere biletler haftalar öncesinden tükenmiş. Herkes hazır hâlde konser saatini bekliyor. Biletlerde konserin başlangıç saati akşam dokuz olarak belirtilmiş fakat seyircinin içeri girmesi, koltuklarını yerleşmesiyle birlikte saat dokuz buçuğu geçiyor..

Harbiye iç/gece

“Sezen Aksu seyircisi”nin heyecanı adeta somutlaşmış hâlde, orkestranın yerini alarak konseri bir an önce başlatması bekleniyor. Daha ilk nota beklenmeden, ışığın yere düşmesiyle birlikte alkış kıyamet hüküm sürüyor konser salonunda. İlk notanın duyumuyla birlikte daha da coşuyor tabii. Konser için özel hazırlanan perdeden her biri Sezen Aksu’nun uzun yolundaki yılları temsil eden sanatçıların geçmesiyle birlikte giderek artıyor alkıştaki şiddet. İlk olarak Deniz Yıldızı’nı duyuyoruz. Sezen Aksu söylemiyor. Orkestra Sezen’den önce belli ki repertuvara giremeyen şarkılara son bir şans veriyor. “Deniz yıldızının hikâyesidir hayat, kaç hayat kurtarırsan kâr” diyor şarkıda Sezen bilen bilir, yakın dönemdeki en başarılı albümüne ismini veren bu şarkının bir şekilde repertuvara dahil edilmesi hoş. Büyüleyici sözlerine eşlik edemesek de coşkulu introsunu duymak bile konsere adapte olmamıza yetiyor. Aynı şekilde devam eden enstrümantal Sezen Aksu potporisinden sonra piyano Küçüğüm notalarını vuruyor ve küçük cüsseli, büyük yürekli kadın aksayarak kendini seyirciye sunuyor. Uzay Heparı ölümüne sebep olan kazayı geçirdiğinde Sezen Aksu kulağına bu şarkıyı söylemiş o komadayken. Hâli hazırda tapılacak bir şarkıyken, onu tarif edilemeyecek bir uçurum kılan ve her dinleyişte bıçak bıçak kalbe değdiren de bu ölümden başka bir şey değildir. Her şarkı için özel bir koreografi ve sahne düzeni hazırlanmış. Bu noktada Zeynep Tanbay’ı gönülden kutlamak en doğru eğilim olur. Küçüğüm’den sonra hepimizi belli dönemlerde tarumar eden meşhur “aşk” şarkılarını söylemeye başlıyor; Sen Ağlama, Git, Geri Dön, Gidiyorum.. Konserin aşk bölümünü tamamladıktan sonra ölüm üzerinde yürümeye başladı Sezen ve yavaştan ağıtlarına başladı. Bana kalırsa konserin en dokunaklı kısımları da bunlardı. Önce Aysel Gürel’in alamet-i farikası Ünzile çalındı ve konserin en duygusal anlarından biri yaşandı. Tamamı kızlardan oluşan Çocuk Kalbim Seni Söyler korosu da şarkıyı söylerken eşlik etti Sezen Aksu’ya. Hemen ardından bembeyaz bir kuş kanadı açıldı ve Sezen’in Hrant Dink için yazdığı ağıt “Güvercin” duyulmaya başlandı. Seyirci bu devamlılık ile coşkusunu iştahlandırdı ve devasa bir koro oluşturdu. Sezen’in söylediği gibi: “Yurttan sesler korosu”. Metin Altıok’un güçlü dizeleriyle birlikte hep bir ağızdan söylenen Kavaklar tam da Temmuz’un ortasında Madımak’ı yad etmemize şans verdi ve alkış olarak en büyük coşku sanırım o an yaşandı. Ölümün son temsilcisi ise Erdal Eren oldu ve Aysel Gürel’in incelikle işlenmiş dizelerinden oluşan Son Bakış herkesin içini sızlattı. İkinci dünya savaşından görüntülerle 1945’i de dinledikten sonra “Dünyanın hiçbir yerinde  olana bitene bu kadar dirençli bir millet yok. Allah’tan böyleyiz..” dedi ve “… hayat düğün cenaze” diyerek ekleme yaptıktan sonra Goran Bregovic bestelerinden oluşan şahane albümü Düğün ve Cenaze’nin en akılda kalıcı şarkılarından biri olan Erkekler’i söylemeye başladı. Sahneye çıkan erkek dansçıların ardından, gökkuşağı temalı elbisesini üzerine aldıktan sonra daha da coşmaya başladı. Barkovizyonda gökkuşağı renkleriyle beliren kalp ile LGBT’ye selam çakan Sezen artarda Erkek Güzeli ve Seni Yerler’i de söyleyince seyircinin enerjisi ister istemez tavan yaptı. Bir de üstüne Sezen’in sahnedeki hâli eklenince tam seyirlik bir atmosfer oluştu.

Konserin ikinci kısmı Tutuklu, Keskin Bıçak ve İstanbul İstanbul Olalı gibi yakın döneme damgasını vurmuş Sezen Aksu şarkılarıyla açıldı. Hemen öncesinde yine bir potpori vardı elbet! Özellikle Keskin Bıçak’ın orkestra uyarlaması görülmeye değerdi. Candan Erçetin bu şarkı için “Türkçe yazılmış en iyi aşk şarkısı” demişti Beraber ve Solo Şarkılar programında Sezen Aksu’ya. Öyle de olmalı.. “Yarim keskin bıçak / Nerde bende o yürek yardan cayacak” gibi “keskin” bir cümle barındıran başka bir şarkıyla karşılaşmamız da pek mümkün değil herhalde. Yine bu noktada başta Cenk Erdoğan olmak üzere orkestraya şapka çıkarmak gerekiyor. Böyle bir orkestraya sahip olmak gerçekten güç olmalı. Cenk Erdoğan’ın gitar solosundan sonra bunu bir kez daha anladım. Hazır orkestradan bahsediyorken vokallerden bahsetmemek böyle bir yazı için büyük kayıp olur. Cihan Okan, Nurcan Eren, Tuba Önal, Dünya Kızılçay olağanüstü performans sergilediler konser boyunca. Özellikle Cihan Okan’ın Gülümse’deki solo vokali salonda dakikalarca alkış seslerinin yankılanmasına sebep oldu. Bu adamı seviyoruz burası belli. Sezen de “Evli ve çocuklu olmasa size bırakmadan ben çoktan alırdım” dedi Cihan Okan için. Türkiye müziği için Sezen Aksu ne ise, Türkiye pop müzik tarihi albümlerindeki vokaller için de Cihan Okan o demektir. Unutmamak gerek.

Sezen Aksu’nun sahnesinin ne denli esprili ve sohbet dolu geçtiğini herkes bilir. Sezen’li Yıllar’da bu durum minimuma indirgenmiş ve olabildiğinde fazla şarkıya yer vermek için çabalamış ekip. Bu durum Sezen’in tek bir cümlesiyle dahi seyirciyi kahkaha krizine sokmasına engel olmadı tabii. Seyirciyle kurduğu diyalog oldukça gerçek ve güçlü. Bu bağın kuvveti Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam performansı ile daha da öne çıktı. Konserin PR çalışmalarında duyurulan yarışmada Sezen hayranları şarkıya karaoke yapmıştı ve en çok beğeni alan videoların sahipleri onunla birlikte sahnede yer alacaktı. Tıpkı söylendiği gibi oldu ve videolar barkovizyonda sesleriyle birlikte yer aldı ve hepsi Sezen Aksu’ya şarkı boyunca eşlik etmiş oldu. Güzel de oldu.

İkinci yarı Rakkas ile sona erdi ve Sezen Aksu sahneden ayrıldı. Seyircinin uzun tezahüratları sonrasında Sezen yeniden sahneye çıktı ve Hayat Sana Teşekkür Ederim, Şarkı Söylemek Lazım ile bis yaptı. Konser ilk olarak Rakkas ile bitince “Hayat Sana Teşekkür Ederim böyle bir konserin repertuvarına nasıl girmez” diye hüzünle düşündüm açıkçası ve Sezen “Oyuncak bebekleri sevmedim çok” diyerek giriş yapınca içim epey rahatladı. “Alkışı sevdim” dedikçe seyirci coştu ve bu özel konser için, yaşadığımız her aşk acısında yanımızda olduğu için, düğünümüzde, cenazemizde yaralarımızı sarıp kahkahamıza ortak olduğu için alkışlardan güller yağdırdı Sezen’e. Bu ülkenin yüzyıllık yalnızlık tarihinde her dönemi, her sosyal sınıfı, her kavgayı, her neşeyi, her aşkı anlattı bize Sezen. Anlattı ve biz gönülden inandık. Yeri geldi küstük çekmecelere kapattık, yeri geldi bir şarkıda yeniden buluşup daha şiddetle seviştik. Sezen şarkıları gerçektir, gerçekmiş gibi yapmaz, gerçeğin ta kendisi olur. Korkusuzdur, yanmaktan ve yakmaktan kaçmaz. Kalbinizin taa dibine kadar sokulur. Bu sebeple Mustafa Oğuz’a ve Most Yapım’a ne kadar şükran duysak az. Konserin DVD kaydı olacak mı bilinmez fakat Ekim ayında Volkswagen Arena’da daha kapsamlı hâliyle tekrarlanacak. Harbiye’de izleme olanağı bulamayanlar bu haklarını muhakkak Ekim’de kullanarak Sezen ile geçen yıllar albümüne el değdirmeli. Çektiğimiz aşk acıları, ayrılıklar, ölümler, doğumlar, sevinçler, göz yaşları hatırına… Hayat sana Sezen Aksu için teşekkür ederim. 

Doğukan Güvercin
Temmuz 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder